[ New messages · Members · Forum rules · Search · RSS ]
  • Page 1 of 1
  • 1
Forum » Dini » Islam dinimiz » “Biz, emaneti göklere, yere ve dağlara arz ettik…”
“Biz, emaneti göklere, yere ve dağlara arz ettik…”
ExEZaman: Bazar, 2008-08-31, 2:32 AM | Mesaj # 1
Prezident
Qrup: Admin
Mesaj: 372
Reputasiya: 0
Vəziyyət: (offline)
“Biz, emaneti göklere, yere ve dağlara arz ettik…” ayetinde haber verilen emanet nedir? Bu emaneti insanın yüklenmesi ne demektir?

Cevap:
“Biz, emaneti göklere, yere ve dağlara arz ettik. Onlar onu yüklenmeye yanaşmadılar, ondan korktular da onu insan yüklendi. O cidden çok zalim, çok cahil bulunuyor.”(Ahzab suresi, 72)

Emanetin lügat manası: eminlik, birisine koruması için bırakılan şey. Eminliğin zıddı, hıyanet... Yani, emaneti korumamak, onu emanet edenin değil de, kendi nefsinin arzu ettiği gibi harcamak...

Istılahda, emanet için birçok manalar verilmiş. Bunlar içerisinde en meşhur olanları şunlar:
“Dini tekliflerin tamamı”, “farzlar”, “İslam'ın emirleri”, “insana ihsan edilen her nimet”, “arza halife olma kabiliyeti.”
Kur'an güneşinden bir nur:
“Allah hiçbir nefse vüs'atini aşan (güç yetiremeyeceği) bir vazifeyi teklif etmez.” (Bakara s. 286)

Bu nefislerden birisi göz; ona işitme vazifesi yüklenmemiş. Bir başkası kulak; ona da anlama teklif edilmemiş. Koyun ruhu tefekkür etmekle, dağlar ve taşlar da ışık vermekle vazifeli değiller... Her varlık kendisine verilen kabiliyete göre bir vazifeye koşulmuş.

İnsan ruhunun diğer varlıklardan önemli farklılığı var. Ona cüz'i irade takılmış. Kendisine verilen vazifeyi yapıp yapmamada serbest bırakılmış. Zalim ve cahil oluşunun kaynağı da bu cüz'i iradeyi yanlış kullanması, nefsin emrine vermesi...

Emanet, irade sahibine verilir. Kasaya koyduğunuz para için, “paramı kasaya emanet ettim” demezsiniz. Demek ki, cansız eşya emanete muhatap olamıyor... Melekler de onlardan pek farklı değil... Onların vazifelendirilmeleri teklif ile değil, emir iledir.

Emanetle ilgili ayet-i kerimede emanetin göklere, yere ve dağlara “teklif” değil, “arz” edildiğinden bahsedilir. Teklif edilseydi reddetmeleri düşünülemezdi. Arzetmekte bir başka mana vardır. Hani, bir padişah, huzuruna çağırdığı bir askerine bir vazife arz eder. Mesela, ona “Sen katiplik yapabilir misin?” diyebilir. O nefer, padişahından özür dileyerek, “Maalesef benim okuma yazmam yok; olsaydı emrinizi bin can ile yerine getirirdim” der.

Bu emir, “Bana bir su getir” demeye benzemez. Suyu her nefer getirir, ama katipliği herkes yapamaz.

Emanetle ilgili ayette de Cenab-ı Hak, göklerden, yerden ve dağlardan bir vazife istemiştir. Onlara bir emanet arz etmiştir. Bu arz edişin keyfiyetini bilemeyiz ve onların bu vazifeden içtinab etmelerini de bir isyan olarak değerlendiremeyiz. Onlara teklif edilen vazife, onların kabiliyetleriyle, sermayeleriyle, kuvvetleriyle yapabilecekleri cinsten değildir. Ama insanın yaratılış keyfiyeti, ona takılan cihazlar, verilen kabiliyetler, bu vazifeyi yapmasına müsaittir. Nitekim, göklerin çekindiği bu emaneti o yüklenmiştir.

Nedir bu vazife?

Nurun Muazzez Müellifinin bu noktadaki harika tespitini kaydetmek gerek:
“Küçücük cüz'i ölçüleriyle, sanatçıklarıyla Halıkını, muhit sıfatlarını, külli şuunatını, nihayetsiz tecelliyatını ölçerek bil(mek).”

Kendi misaliyle açıklayalım:

“Ben nasıl bu evi yaptım ve yapmasını biliyorum ve görüyorum ve onun malikiyim ve idare ediyorum. Öyle de: Şu koca kainat sarayının bir ustası var. O usta onu bilir, görür, yapar, idare eder ve hakeza..”

Forum » Dini » Islam dinimiz » “Biz, emaneti göklere, yere ve dağlara arz ettik…”
  • Page 1 of 1
  • 1
Search:

Investigationes
CHARLES S. ANDREWS
3139 Brownton Road
Long Community, MS 38915



+7 495 287-42-34 info@ucoz.com
Mirum
sample map